http://e-mizah.blogspot.com/
Sayfamın Görüntülenme Sayısı
5 Haziran 2013 Çarşamba
3 Haziran 2013 Pazartesi
Rushmore Dağı Anı
Amerika Birleşik Devletleri'nin Güney Dakota eyaletinde, Rushmore dağının Black Hills (Siyah Tepeler) denilen kayalıklarında bulunan anıt. Bu anıt Amerika Birleşik Devletleri'nin dört başkanını gösteren dev heykellerden oluşur. Anıt, heykeltıraş John Gutzon Borglum'un ve oğlunun eseridir. Heykellerin yapımına 1936'da oğlu ile birlikte sert granitleri yontarak başlayan Borglum eserini 14 yılda tamamladı. Black Hills'te yanyana kabartma heykelleri bulunan dört ABD başkanı soldan sağa doğru: George Washington, Thomas Jefferson, Theodore Roosevelt ve Abraham Lincoln'dür. Heykellerin herbirinin yüksekliği 18-20 metre olup çok uzaktan görülebilmektedirler.
1 Haziran 2013 Cumartesi
Beynimizin Oyunları (Çok şaşıracaksınız!)
BİR DENESENİZE....
31 Mayıs 2013 Cuma
En Büyük Canlı Mavi Balina/Blue Whale
22 Mayıs 2013 Çarşamba
20 Mayıs 2013 Pazartesi
Sivrisinek sezonu başladı sayılır.. Isırıp gitmesi önemli değil de kulağınızda vız vız sesi yok mu işte o ses insanı delirtiyor ...

İşin şakası bir yana dediğim gibi o vızır vızır sesi
ısırmasada sinir olmaya ye tipte artıyor.. Bu seslerden dolayı pencerelere
sineklik takıp rahat ettik..
Bu sesten deliren vatandaşın birisi bu ilginç fikri bulmuş
:) Böyle ilginç fikirler her zaman ilgimi çekmiştir..Paylaşmadan edemedim yine
:)
Hadi bakalım sivrisinek tuzağı yapalım :)
İhtiyacımız olan şeyler temelde:
200 ml su
50 gr kahverengi şeker
1 paket maya (herhangi bir süpermarkette bulunur ekmek
mayası)
2 litrelik plastik bir cola şişesi..
2 litrelik plastik bir cola şişesi..
Hazırlanışı :
1..plastik şişeyi şekildeki gibi kesin
2..Sıcak su ile kahverengi şekeri karıştırın. Soğumasını
bekleyin. soğuduğu zaman şişenin alt yarısına dökün.
3..Mayayı ekleyin. Karıştırmaya gerek yoktur. Karbondioksit
oluşturun.
4.. Şişenin diğer yarısı, baş aşağı, huni şeklinde
yerleştirin.
5.. Siyah bir şey ile (bant) şekildeki gibi sarın ve
evinizin bir köşesine koyun.
İki hafta sonra sivrisinek ve şişe içinde ölü sivrisinek
miktarını göreceksiniz.
İyi hazırlandığınız ve bildiğiniz bir dersin imtihanında hiçbir şey hatırlamadığınız hiç oldu mu? Bazen yeni fikirler üretmekte kendinizi çaresiz hissettiğiniz oluyor mu? Ara sıra okuduğunuz bir konuya veya çalıştığınız bir derse boş boş bakıp hiçbir şey anlamadığınızı hissettiniz mi?
Eminim hemen, hemen
hepinizin içine düştüğü bu tip anlar olmuştur. İmtihandan çıkıp da cevaplara
bir göz attığınızda, “Bu cevabı ben nasıl oldu da yapamadım” diye kendi
kendinize kızdığınızı şu anda belki de anımsıyorsunuz. Bu tip günleriniz
olduysa şöyle bir geri dönüp o günlere rastlayan beslenmenize bir göz atmanızı
tavsiye ediyorum.
Esasen beyin
gücünüzü etkin kullanmak için iki önemli şeye ihtiyaç vardır;
1-) Hızlı, Kolay ve
Kalıcı Öğrenme Tekniklerini Bilmek ve Kullanmak,
2-) Hafıza ve
Zekayı Geliştiren Yiyecekler yemek.
Yediğimiz
besinlerin insanın hafıza, zeka ve konsantrasyon gücü üzerinde çok önemli bir
etkisi vardır. Örneğin vücut ağırlığımızın sadece % 2 ila 3’ü oranında ağırlığı
olan beyin, günlük kalorilerimizin ortalama % 30’unu harcamaktadır.
Hafıza ve Zeka
Gelişimi açısından bazı besin kaynaklarının diğerlerine göre önemi çok daha
fazladır. Örneğin bunların arasında B vitaminlerini içeren yiyecekler birinci
sırada gelmektedir.
Yine “demir”in
beynin beslenmesi için hayati bir önemi vardır.
“B” vitaminlerinin
beyindeki önemli reaksiyonların gerçekleştirilmesindeki payı zihinsel
potansiyel açısından hayatidir. Ayrıca B vitaminleri beyni strese karşı da
korumaktadır. Beyin için enerji üretimine büyük katkısı olan B vitaminlerinin
eksikliği yorgunluğa, hafıza ve zeka performansının zayıflamasına neden olur.
Beynin ihtiyacı olan B vitaminlerinin yeterince alınması halinde aşağıda
belirtilen zihinsel fonksiyonlarda gelişmelerin olduğu açıkça hissedilmektedir;
Öğrenme ve Hafıza
Gücü,
Konsantrasyon,
Hızlı Düşünme,
Sözel Yetenek ve
Akıcılık,
Uyanıklık,
Yaratıcı Düşünme,
Enerjik Hissetme.
Kuru baklagiller,
kırmızı et, ayçekirdeği, balık, yoğurt, süt, peynir, yeşil yapraklı sebzeler,
tavuk eti, hindi, yerfıstığı, muz, kavun, brokoli, ıspanak, domates, yumurta,
kavun ve enginar kombinasyonları B grubu (complex) vitaminlerini garanti eden
besin kaynaklarıdır.
Yeteri kadar
dengeli beslenemediğini düşünenlere ilave olarak düşük dozlu “B-Complex”
vitaminleri almaları tavsiye edilmektedir.
Ayrıca demirin
beyne oksijen taşınmasında çok önemli bir rolü vardır. Özellikle oksijenin
beyne taşınması ve beyin tarafından kullanılmasını sağlayan kandaki hemoglobin
ve alyuvarların oluşumunda demire ihtiyaç vardır. Daha kısa bir ifadeyle beynin
temel enerji kaynaklarından biri olan oksijenin beyne taşınabilmesi için demire
ihtiyaç vardır. Dolayısı ile diyetimiizde mutlaka demir içeren yiyecekler
bulundurmalıyız.
Tüm kırmızı etler,
kuru baklagiller, koyu yeşil sebzeler, domates ve pekmez demir açısından zengin
olan yiyeceklerdir.
Demirin
yiyeceklerden emilmesini kolaylaştıran vitamin ise “C” vitaminidir. Bundan
dolayı demir içeren yiyeceklerin “C” vitamini içeren, örneğin turunçgiller,
kivi, domates, patates, karnabahar, brokoli, kavun, çilek, incir, kırmızı ve
yeşil biber gibi besinlerle birlikte alınmasında fayda vardır. Bunun yanında
kafein içeren içecekler ise demirin emilmesini engellemektedir.
“C” vitamininin
yanında “E” vitamininin de antioksidan olarak beynin etkin ve verimli
kullanılmasına büyük katkıları vardır. Bitkisel yağlar, yerfıstığı, ayçekirdeği
ve buğday E vitamini açısından zengin besinlerdir.
Özet olarak herkese
böyle bir beslenme programı takip etmelerini tavsiye ediyorum. Buraya kadar
anlatılanlardan şöyle bir özet çıkartılabilir;
Tüm gün boyu
zihinsel potansiyelinizi aynı seviyede koruyabilmek, inişli ve çıkışlı bir
beyin performansına sahip olmamak için öncelikle günlük yiyeceklerinizi dörde,
hatta mümkünse altı eşit parçaya bölerek mini öğünlerle beslenmelisiniz.
Yiyeceklerin az yağlı olmasına dikkat etmelisiniz. Yağlı, çok ve ağır
yiyecekler kanın beyinden çekilerek sindirim sistemine yönelmesine sebep
olmaktadır. Bunun sonucu ise yorgunluk, uyuklama ve zihinsel potansiyelin
düşmesi demektir.
Yiyeceklerinizin
demir içeren besinleri ihtiva ettğinden emin olunuz. Bunun için koyu yeşil
renkli sebzeler, yağsız kırmızı et, domates, pekmez, kuru fasulye, bezelye ve
kayısı kurusu gibi yiyecekler yemelisiniz.
Yeteri kadar B
vitaminleri aldığınızdan emin olmak için diyetinizde yağsız süt, yoğurt, muz,
deniz ürünleri ve kuru baklagilleri mutlaka bulundurmalısınız.
Antioksidan özellikleri olan C ve E vitaminleri
açısından zengin havuç, ıspanak, çilek, domates ve diğer koyu yeşil yapraklı
sebze karışımlarını da günlük yemek listenize ilave etmelisiniz.19 Mayıs 2013 Pazar
Basit Bir Solucanın Uzun ve Sağlıklı Yaşamın Gizini Taşıyor Olabileceği Bildirildi
Daily Mail'deki habere göre, bilim adamları solucanlarda,
oksijen azken bile hücreleri canlı tutan ve Alzheimer gibi hastalıkların sebebi
olduğu düşünülen zehirli proteinleri bertaraf eden HIF adı verilen bir protein
buldu.
Washington Üniversitesinden bilim adamları, solucanları,
oksijen yetersizliği olmadığı zaman bile HIF proteinin vücutta bulunacağı
şekilde genetik değişikliğe uğrattı.
Solucanların bu sayede sadece yüzde 30 daha uzun süre
yaşamakla kalmayıp, hücrelerinin Alzheimer ve Parkinson gibi nöro-dejenaratif
hastalıklarla bağlantılı olan tahrip edici proteinlere karşı görece daha bağışık
olduğu görüldü.
Science dergisinde çıkan araştırmaya göre, vücudun, hipoksi
etkisi olarak bilinen oksijen yetersizliğiyle mücadele etme mekanizması, hayatı
daha uzun ve daha sağlıklı kılabilir.
Bilim adamları buradan hareketle, insan vücudunda aynı etkiyi
göstererek insanların daha sağlıklı ve uzun yaşamasını sağlayacak bir ilaç
geliştirilebileceğini belirtti.
Dr Matt Kaeberlein, "HIF'in yaşlanmayı nasıl
yavaşlattığını ayrıntılı bir şekilde anlayabilirsek, bu bilgiyi insanlarda
yaşla bağlantılı hastalıklar için tedavi yöntemi geliştirmede
kullanabiliriz" dedi.
Bununla birlikte, hipoksi etkisine müdahale etmenin kanser
riskini artırabileceği düşünülüyor.
18 Mayıs 2013 Cumartesi
Hesap makinesi ve bilgisayar üzerindeki numaraların dizilişi neden tuşlu telefondakilerden farklı?
Telefon üzerindeki rakamlar 1'den 9'a doğru sıralanırlar. Bilgisayar ve hesap makineleri üzerindeki rakamlarda ise durum bunun tam tersidir.
Yeni hesap makineleri ve bilgisayarların üzerindeki diziliş, eski mekanik hesap makinelerinin dizilişlerinin günümüze taşınmış halidir. Bu eski makineler, mekanik nedenlerden dolayı 9'u üste koymak zorundaydılar. Hesap makineleri üzerindeki bu diziliş, aletin ergonomik görüntüsüne önem verilmediğinden bugüne kadar değişmedi.
Bununla birlikte telefon yeni bir icattı ve daha hızlı ve kolay kullanım için yüzlerce ergonomik testten geçirildi. 1962 yılında denemeler başladığında, telefonda 5'er rakamlı iki sıra bulunuyordu. 1967 yılında 3 rakamlı üçer sıra yapıldı ve 0 en alta kondu. Daha pek çok yıldan ve denemeden sonra, tuşlu telefon 1976 yılında kullanılabilir hale geldi. Elektronik telefon santralının da ilerleyip "yıldız" ve "diyez" işaretlerinin de eklenmesiyle, modern tuşlu telefona geçilmiş oldu...
17 Mayıs 2013 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)